FRANTZ FANON

Ağzından insan sözcüğünü düşürmeyen, ama her rastladığı yerde, kendi sokaklarının her köşesinde, dünyanın her yerinde insanı katleden bu Avrupa'yı terk edelim. Sözde “ruhsal macera” adına Avrupa, yüzyıllardır neredeyse tüm insanlığın sesini boğuyor.

Yeryüzünün Lanetlileri

 

20. yüzyılın en başarılı düşünürlerinden biri olarak kabul edilen Frantz (İbrahim) Fanon, 20 Temmuz 1925 yılında Fransız sömürgelerinin birinde Кarayip Adası Martinik'te doğar.

Afrika’dan getirilen kölelerin soyundan gelen ve Fransız asimilasyon politikalarından etkilenmiş, orta sınıf 8 çocuklu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Fanon, 18 yaşındayken Özgür Fransız Güçlerine katılmak üzere adadan ayrılır. Daha sonra Fransız ordusuna alınarak Nazilere karşı savaşır.

1945’te Martinik’e dönse de tıp ve psikiyatri alanda çalışma üzere Fransa’ya geri gider. Psikiyatride yeterlilik derecesini aldıktan sonra bir süre daha Fransa’da kalır ve psikiyatri uygulamarı için Cezayir’e gider.

Fransız işgalcilerin ölüme terk ettikleri Cezayirli hastalarla görüşür. Cezayir Kurtuluş Örgütüyle temasa geçer. Onların yaralılarını gizlice hastanede tedavi etmeye başlar.

Cezayir'deki sömürgeciliğin hem söylemsel hem de sistematik şiddetini inceleyen Fanon, sömürgeleştirme süreçlerinde sömürgeleştirilmiş insanları örgütleyen önemli aktivistlerden biri olarak öne çıkar.

Fanon, Fransız vatandaşı olmasına rağmen işgalci sömürgeci Fransa’ya karşı verilen özgürlük mücadelesinde Cezayirlilere destek vererek şiddetin ezdiği mazlumların sözcülüğüne soyunan sıra dışı bir psikiyatrdır.

Aykırı Psikiyatr Fanon, sömürgecilerin kuklaları tarafından Cezayir’den kovulur ve Tunus’a geçer. Kan kanseri tanısı konan Fanon, Amerika’ya tedavi olmak için gider.

Afrikalı köle olarak başladığı hayatına İslamla şereflenerek özgür bir müslüman olarak veda eden Fanon’un naaşı daha sonra Cezayir’e getirilir.

Fanon gerek ülkesinde gerekse Fransa’da yaşamı boyunca beyazların siyahlara karşı uyguladığı şiddeti ve ayrımcılığı yaşayan biri olarak sorumluluklarının farkında bir aydındır. Cezayir deneyimleri sömürgecilere karşı öfkesini daha da katlamıştır.

O, bütün siyahları kendileri gibi davranmaya, kendi tarihlerine sahip çıkmaya çağıran bir aydındır:

Ben, derisi kara adam, sadece şunu istiyorum: Hiç bir araç insana hakim olmasın. İnsanın insana kulluğu son bulsun. Yani ne ben başkasının kulu olayım ne de ben başkasını kulluğa zorlayayım. Nerede olursa olsun, hangi görünüş altında olursa olsun insanı keşfetmeme ve onu sevmeme izin verilsin.”

Fanon’un entelektüel ünü, ağırlıklı olarak “Siyah Deri Beyaz Maske” ve “Yeryüzünün Lanetlileri” adlı çalışmalarıyla kendisini gösterir.

Yapıtlarında sömürgecilerin uyguladığı şiddeti, akıttıkları kanları ve insanlık dışı muamelelerinin insanlar üzerindeki etkilerini çözümlemeye çalışır.

27 yaşında kaleme aldığı ilk kitabı “Siyah Deri Beyaz Maske”de dışlanmanın, ırkçı saldırılara maruz kalmanın can yakan öyküsünü işler. Sömürgeci beyaz adamın, siyah insanın dünyasını nasıl işgal ettiğini ve açtığı yaraları anlatır.

Siyah insanın istediği ilk şey hayır demektir; insanın aşağılanmasına hayır, insanın sömürülmesine hayır, insanın içindeki en insani şeyin, özgürlüğünün elinden alınmasına hayır demektir. Ve tüm bunların ötesinde, onun tanımlamaya girişenlere hayır.”

Eserinde vurguladığı gibi siyah-beyaz, seçkin-köle diye ayrıştırılan insanların aslında birleştiği tek bir ortak payda vardır, o da özgür insan olmak.

Bir diğer eseri Yeryüzünün Lanetlileri, 36 yaşında lösemiden ölümünden kısa bir süre sonra Aralık 1961'de yayınlanır. Fransız güçlerinin Cezayirlilere yaptığı işkencelerin etkilerini tartışır.

Genel anlamı itibarıyla sömürgeciliğin sömürge halkları üzerindeki psikolojik sonuçlarını analiz etmeye çalıştığı bu ünlü eseri, sömürgecilik karşıtı mücadelenin ve Üçüncü Dünya’nın özgürlüğünün manifestosu olarak değerlendirilmiştir.

Tarihin her döneminde sömürgeci, baskıcı, dışlayıcı ve ötekileştirici prangalardan kurtulmak ve yeni bir kültürel bilinç oluşturmak için güçlü ve ileri görüşlü bir liderliğe ihtiyaç duyulur.

Fanon, ideallerine uygun olarak halkın bilinçlenmesi için çalışarak önemli bir liderlik örneği göstermiştir. Amerika’da Malcolm X, Güney Afrika’da Nelson Mandela gibi Fanon da ırkçı sömürgeci güçlere karşı özgürlükçü cephenin tarihte iz bırakan liderleri arasında yerini almıştır.

Onlarca yıl geçmesine rağmen görüşlerinin etkisi sürmeye devam eden İbrahim Fanon, 1960’ların başında sömürgecilikten kurtuluş bağlamında söylemiş oluğu “Biz… artık nefes alamadığımız için de isyan ediyoruz.” sözü bugün bile Batının sokaklarında yankılanmaya devam ediyor. Zira ABD’nin Minneapolis kentinde Mayıs 2020’de siyahi George Floyd’un polis tarafından boğazına bastırılarak öldürülmesinden önce söylediği son sözdür, bu.

Tarihsel süreçte Fanon’un fikirleri, dünyanın birçok yerinde ırkçı, sömürgeci ve emperyalist güçlere karşı mücadele veren düşünce akımlarına ilham kaynağı olmaya devam edecek. Tıpkı Filistinlilere, Afrika halklarına, Kübalılara, Kara Panterlere kadar birçok özgürlükçü harekete esin kaynağı olması gibi.

 

*Fransa, Afrika kıtasındaki birçok soykırımda bilfiil rol almış, silah sağlamış veya soykırımı gerçekleştiren güçlerle işbirliği yapmıştır. Fransa Cezayir’de 1830 yılından itibaren 132 yıl süren sömürü ve işgal döneminde dolaylı olarak tehcirle, doğrudan ise kurşuna dizerek veya kireç fırınlarında yakarak milyonlarca Cezayirliyi katletmiştir. Sadece 1945 yılından bağımsızlık kazanılıncaya kadar geçen sürede 1 milyonun üzerinde insan katletmiştir.

(Mustafa Efe, Afrika Stratejik Araştırmalar Merkezi)


 

İzleme 553

Gönderiye yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir! Giriş Yap