Demokratikleşmenin Ekonomik Gelişme ve Göç Unsuruna Etkisi

Göç unsuruna dahil olma sürecinde genellikle göç alan ülkelerin demokratik rejimler ile yönetildiği ve bu rejimlerin sağlam temellendirilmiş kurumsal alt yapısı ile ortak ve başarılı bir bürokratik düşünce sistemi sayesinde ekonomik gelişmişliklerinin göç veren ülkelere kıyasla daha ileri olduğu gözlemlenmiştir. Göç ile ilişkili olarak demokrasi ve ekonomik gelişmişlik arasında bağ kurulmuştur.

Demokrasi, her bireyin devlet yönetiminde söz sahibi olabilmesini sağlayan ve çoğunluğun üstünlüğünü ispat etmesi ile devlet yönetiminde faaliyetlerde bulunulan bir yönetim biçimidir. Bunun yanında bir demokrasinin işlerliğine ivme kazandıracak olgular da söz konusudur. Bunlar; şeffaflık, adalet sistemi, özgürlükler ve kurumsal yapı olarak sayılabilir. Göç ise insanların farklı arayışlar içerisine girmesiyle oluşan bir olgu olup insanların coğrafi olarak yer değiştirme hareketine verilen isimdir. Bu arayışlara örnek verecek olursak; ekonomik, sosyal, kültürel, dini, psikolojik ve yaşam tarzı arayışı olmak üzere belirtilebilir. Demokrasi ve ekonomik gelişme ilişkisi incelendiğinde; demokratik rejimlerin adalet, insan hakları, yolsuzluk, özgürlükler ve güven veren gelişmiş kurumsal yapılarının, yönetimin işlerliğini sağlayan temel başlık olduğu görülmektedir. Bu açıdan demokratik yönetime sahip olan ülkeler ekonomik gelişmeler bakımından diktatör yönetimlere göre daha başarılıdır ve doğası gereği piyasaya güven arz etmektedir. Buna bağlı olarak istihdam ve halka sunulan ekonomik refah imkanlarının da gelişmiş/gelişmekte olduğunu vurgulamak gerekir. Bu anlamda göç hareketlerinin de genellikle bireyin bulunduğu ülkeden ekonomik ve demokratik olarak daha gelişmiş ülkelere doğru bir hareket halinde olduğu gözlemlenmiştir.

Göç unsuru değişik açılardan sınıflandırılabilir. Amacı açısından ekonomik göç - ekonomik olmayan göç ve göç edenin özelliği açısından vasıflı göç(beyin göçü) veya vasıfsız göç bu sınıflandırmalardan bazılarıdır ve bireyler birden çok sınıflandırmaya tabi olarak göç hareketine katılabilirler. Göç hareketlerinin genellikle bulunulan ülkeye göre daha gelişmiş ve demokratik ülkelere doğru ilerlemekte olduğu bilinmektedir. Örneğin Mısır, Tunus, Afganistan gibi ülkelerden daha gelişmiş bir ülke olan Türkiye’ye doğru bir göç hareketi gözlemlenirken, Türkiye, Brezilya ve Arjantin gibi ülkelerden daha gelişmiş olan Almanya ve ABD yönüne hareketlenen göçler vardır. Göçün esas tetikleyicisi olan bireyin ekonomik bağımsızlığını ilan etmek istemesi, göç unsurunun gerçekleşmesiyle bireyin kendini gerçekleştirme ve fikirlerinin bağımsızlığını ilan etme arzusu ile birleşir. Bu birleşme ise demokratik ülkelerde bir araya gelmektedir. Bunun sonucu olarak, çevre ülkelerden merkez ülkelere göç etmiş olan bireyin, vatanına geri dönme kararında yurt dışında yüksek gelir elde etmesi istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (Güngör, 2003). Bir başka ifade ile, merkez ülkenin birey için cazip olması belirli bir noktadan sonra yüksek gelirle ilgili değildir. Bu anlamda ekonomik gelişmişlik ve demokrasi ilişkisinden hareketle, bireyler merkez ülkelerin kurumlarının gücü ve ifade özgürlükleri çerçevesindeki düşünce sisteminin çekiciliğine kapılmaktadır. Sanayileşmiş merkez ülkeler ise çevre ülkelerin işgücünü ve özellikle beyin göçü ile nitelikli işgücünü sömürmekte ve asimetrik bir bağımlılık ilişkisi oluşmaktadır (Vural, 2007: 15-17). Burada bahsedilen merkez ülkeler, ekonomik açıdan daha refah, rejim açısından genellikle demokratik olan ve sanayide ileri teknoloji ve bilim kullanan ülkelerdir. Çevre ülkeler ise merkez ülkelerin gelişmiş imkânlarından faydalanmak isteyen bir kitleye sahip olan ülkelerdir ve ekonomik imkanlar, demokratik olgunluk ile teknoloji ve bilim açısından merkez ülkeler kadar gelişmemişlerdir. Merkez ve çevre ülkelerin birbirine olan bağımlılıkları ise kapitalist değerler ve ekonomik zorunluluklardan kaynaklanmaktadır.

Demokratik ülkelerin genellikle diktatör yönetimlere göre dış piyasaya daha çok güven verdiği görülmektedir. Bu bakımdan müteşebbislerin demokratik ülkeler için geliştirdiği algının pozitif olması, o ülkeye yapılması planlanan bir yatırımın da pozitif algılarla ilerlemesine sebep olmaktadır. Bunun nedeni, diktatör yönetimlerde verilen kararların tek bir kişinin elinde olmasının piyasaya ve müteşebbislere güven vermemesidir. Bu anlamda ekonomilerin gelişimine olumlu bir etkisi bulunan demokratik yönetim biçimi yabancı kaynakların ülkeye girişine kolaylık sağlamaktadır bu vesile ile de istihdam yaratılmaktadır. Örneğin Rodrik (2009), Batı’nın yükselişinde ve modern ekonomik büyümenin başlamasında en önemli unsurlardan birinin kurumsal yapı ve bu yapının inşa ettiği güvenli ve kalıcı mülkiyet hakları olduğunu belirtmiştir. Bu açıdan ele alındığında literatürde demokratik rejimin güçlü kurumsal yapıların oluşumu, yolsuzluk ve mülkiyet haklarının korunması gibi konularda temel başlık olduğu vurgulanmaktadır. Diğer bir değişle, hukukun üstünlüğü, yolsuzlukların düşük seviyelerde olması, sağlam temellendirilmiş bürokratik yapıların devletin etkin işleyişine katkıda bulunması, özgürlüklere ve insana değer verilmesi ile güven ortamının sağlandığı kurumlara sahip ülkelerde yönetim biçimi demokrasidir ve yukarıda sayılan değişkenler istihdam üzerinde dolaylı yoldan olumlu etkiler barındırmaktadır. Doğru bir şekilde işleyen demokrasinin beraberinde getirdiği güven ortamı ve kişisel hak ve özgürlükler ise ekonomik gelişmede pozitif yönlü hareketlerin sebebidir. Bu hareketlere bağlı olarak da göç etmeyi düşünen bireyler hem ekonomik refahlarını artırmak hem de bireysel özgürlüklerini ve ülke yönetimine katıldıklarını hissedebilecekleri demokratik ülkelere göç etmeyi önceliklerine almaktadır.

Sonuç olarak, ekonomik gelişmişlikler ile istihdam düzeyinde pozitif ilişki bulunduğu gibi, demokratikleşme bağlamında da pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Bu ilişki ışığında müteşebbislere de güvenli bir ortam tanınan demokrasilerde hem iç kaynaklardan hem de yabancı kaynaklardan var olan yeni yatırımların oranı otoriter rejimlere göre daha yüksektir, böylece demokratik rejimler istihdam yaratma kapasitesi bakımından daha güçlüdür. Demokratik ülkelerde artan istihdam imkanları, ülkenin emek arzı ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Bu ihtiyaç ışığında ülke, göçmen planlaması ve politikasını emek arz çekici yönde uygulamaktadır. Böylece hali hazırda uyruğu olduğu ülkeden çeşitli sebeplerle göç etme düşüncesi içerisinde olan vasıflı ve vasıfsız işgücü, merkez ülke ve nispeten merkez ülkelerin göçmen politikaları ışığında göç hareketine katılmaktadır. Buna bağlı olarak çevre ülkeler için beşerî sermayeden kayıp verilir ve merkez ülkenin beşerî sermaye hanesine pozitif yansır. Buna bağlı olarak demokratik olgunluğa, ekonomik refaha ulaşmış ülkeler için maliyetsiz vasıflı ve vasıfsız işgücü temini kolaylaşır. Buradan hareketle göç çeken ülkelere bakıldığında ekonomik refaha ve demokratik olgunluğa ulaşmış olan merkez ülkeler olduğu anlaşılmaktadır ve merkez ülkelerin üretim maliyetleri düşerek (Güllüpınar, 2012) toplam faktör verimliliklerinde artışlar meydana gelmektedir. Böylece yeni yatırımlar beraberinde vasıfsız işgücü göçü hareketine de imkân hazırlayan yatırımların var oluşu, göç hareketlerini kesikli olarak da olsa demokrasinin ve ekonominin gelişmiş/gelişmekte olduğu merkez ülkelere doğru yönlendirmektedir.

Ahmet Doğukan Baştürk

Diğer yazı için aşağıdaki linki kullanın: İnceleme: 2021 Asgari Ücret | Neden 2.825,90TL?

https://expermio.com/gonderi/inceleme-2021-asgari-ucret-neden-2825-90tl_50bca905-27da-4977-95f2-cc828bef9988

KAYNAKÇA

Baum, M. A., Lake, D. A. (2003). The Political Economy of Growth: Democracy and Human Capital. American Journal of Political Science.

Goodin, R. E. (1979) Development-Rights Trade-off: Some Unwarranted Economic and Political Assumptions. The Universal Human Rights.

Güllüpınar, F. (2012). The Economic – Politics of Migration and A Review of The Theories of International Migration. Yalova Sosyal Bilimler Dergisi.

TANSEL, A. ve N. D. Güngör (2003) “Brain Drain’s From Turkey: Survey Evidence of Student Non-Return.” Career Development International.

Rodrik, D. (2009). Tek Ekonomi Çok Reçete: Küreselleşme, Kurumlar ve Ekonomik Büyüme (Çeviren: Neşenur Domaniç). Eflatun Yayınevi.

Vural, Devrim, G. (2007). “Uluslararası Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü.

İzleme 230

Gönderiye yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir! Giriş Yap