Tonik Suyu Koronadan Korur mu? veya Kininlerin Gücü

Tonik Suyu Koronadan Korur mu?

Direk olarak cevap verecek olursak Hayır korumaz. Buradan itibaren daha çok antimalaryal ilaçlar hakkında bilgi vermeye çalışacağım. 

Coronavirüs kaynaklı Covid-19 salgını ile beraber, malarya (sıtma) ilacı olan hidroksiklorokinin (Plaquenil) Covid-19 tedavi protokolüne girmesi ile marketlerde tonik suyu yokluğu başladı. İnsanlar tarafından gösterilen aşırı talep, üretici firmanın depolarını da tüketmiş oldu. 

Tonik suyu, içine kinin katılmış bir tür sodadır. Amazon'da yetişen Cinchona (Kınakına) ağacının kabuğundan elde edilen kinin maddesi 1500’lü yıllarda dahi sıtma tedavisinde kullanılmıştır. Avrupa’da geniş kullanım alanı bulan kinin Avrupalılar için  Afrika'nın sömürgeleştirilmesinde bir nevi koruyucu kalkan olmuş ve kolonicilerin Batı Afrika’nın içine doğru hızla yayılmasına imkan vermiştir. 

Kinin tozu çok acı olduğu için 19.yy başlarında Hindistan’da bulunan Britanya görevlileri, onu şeker ve soda ile karıştırarak tonik suyunu keşfettiler. Cin-tonik olarak bilinen kokteylin ortaya çıkışı da aynı dönemde olmuştur.

Tonik suyu, içeriğindeki kinin azaltılarak ve tatlandırılarak tedavi edici özelliğini terketmiş ve daha çok kokteyl yapımında kullanılan içeceğe dönüşmüştür. Günümüz tonik sularındaki Kinin miktarı 1 litrede 83 mg ile sınırlandırılmıştır. Malarya tedavisinde ise erişkinlerin kullanması gereken doz günlük 1500 mg’dır (10 mg/kg olacak şekilde her 8 saate bir, yaklaşık 10 gün) . Böylece terapötik dozlara ulaşması için günlük tüketilmesi gereken tonik suyu miktarı 20 litrenin üzerinde olmalıdır. Yani tükettiğimiz tonik suları veya Cin Tonik kokteylleri ile ne malarya ne de koronavirüslere karşı koyabiliriz. 

Zamanla kinin toz halinden veya çözeltilerden tablet formuna dönüştürüldü ve sıtma dışında bacak kramplarında kullanılan bir ilaç oldu.  

Klorokin (CQ) ise, 1934 yılında Bayer tarafından üretildi ve daha az yan etki sebebiyle İkinci Dünya Savaşı’nda kininin yerini aldı. Sıtma hastalığında profilaktik (önleyici) olarak askerlere verilen klorokinin ardından, askerlerin döküntü ve atritlerinde iyileşmenin gözlemlenmesi ile sistemik lupus eritematozus (SLE) ve romatoid artrit (RA) gibi otoimmün hastalıkların tedavisinde de kullanıma sunuldu. Klorokinin immünomodülatör etkisi böylece ortaya çıkmış oldu.

1955 yılında üretilen Hidroksiklorokin (HCQ) Klorokinin daha çözünür ve daha az toksik formudur. Günümüzde de daha az yan etki sebebiyle SLE ve RA artrit tedavisinde kullanılmaktadır. Ayrıca otoimmün palindromik romatizma, eozinofilik fasiit, dermatomiyozit, Sjögren sendromu, porfiria kutanea tarda, polimorföz ışık erüpsiyonu, granüloma annülare, liken planus, lupus panniküliti ve diskoid lupus gibi hastalıkların tedavisinde kullanım alanı bulmuştur. 

Klorokinin metabolik etkileri arasında hipoglisemik etkisi ile diyabet hastalarında etkinliği gösterilmiştir. Ancak etkin antidiyabetiklerin mevcudiyeti sebebiyle Şeker hastalarının güncel tedavileri arasında yer almamaktadır. 

HCQ  trombosit agregasyonunu inhibe ederek antitrombositik (kan pıhtılarının oluşumunu azaltan) etkisi de mevcuttur ve SLE hastalarında bu sebeple de tercih edilmektedir. 

1989 yılında yayınlanmış bir çalışma ile sıtmaya karşı klorokin tedavisinin (profilaktik) başlatıldığı Tanzanya’da Burkitt lenfoma hastalık görülme oranının (insidans) düşmesi ile klorokinin antineoplastik etkinliği üzerinde durulmuştur. Malign (Kötü huylu)  hücrelerde apoptotik (programlanmış hücre ölümü) ve antiproliferatif (çoğalma önleyici) etkileri ile ataksi telenjiektazi, kronik lenfositik lösemi, meme, kolorektal, akciğer kanserleri ve glioblastoma multiforme gibi beyin kanserlerinde antineoplastik etkileri in vitro (laboratuar ortamında ya da yapay koşullarda), in vivo (canlı ortamda ya da yaşayan koşullarda) çalışmalarda gösterildi.  

Ayrıca Kikuchi–Fujimoto hastalığında (genç kadınlarda lenfadenopati ve ateşle seyreden hastalık), sarkoidoz, hemoglobinopatilerin tedavilerinde antimalaryal ilaçlar kullanılmıştır. 

HCQ’nin antimalaryal etkisi yanında antibakteriyel ve antiviral etkisi de bilinmektedir. 

En kabul gören antibakteriyel kullanımı zoonotik (hayvanlardan geçen) Coxiella burnetii enfeksiyonunun oluşturduğu Q ateşi endokarditi olarak bilinen hastalıktır. 

HCQ’nin antiviral etkisi hakkında, 1993 yılında HIV üzerinde T hücrelerinde virüs replikasyonunu engellediği bulunmuştur.

2002-2003 Coronavirus pandemisinde virüsün oluşturduğu şiddetli akut solunum yolu sendromuna etkili bir ilaç yoktu ve klorokin virüs replikasyonunu engellemesi için kullanıldı ve etkili olduğu çalışmalar ile gösterildi. Ateşi ve/veya pnömonisi olan  COVID-19 hastalarına antiviral etkinlik için Oseltamivir’e kombine olarak HCQ kullanılmaktadır.  

Antimalaryal ilaçların bu kadar etkinlikleri karşısında kullanımlarını sınırlandıran faktörlerin başında onların yan etkileri gelmektedir. Asistanlığım sırasında romatizma hastalığı sebebiyle yüksek doz klorokin kullanan bir hastanın makula toksisitesi sebebiyle kalıcı olarak görmesini kaybetmesinin şahidi olmuştum. Klorokin başlanan hastalara görmede oluşan yan etkileri sebebiyle  düzenli göz muayenelerinden geçmeleri önerilmektedir. 30mg/kg dozun ise öldürücü olduğu bildirilmiştir. Klorokin ve HCQ gözlerdeki yan etkilerinin yanında kas-iskelet, kalp, beyin, deri, sindirim, kulak, solunum yollarına gösterdiği yan etkiler bildirilmiştir. 

Sonuç olarak 400 yıldan fazladır  sıtma tedavisinde kullanılan antimalaryal ilaçlar zamanla immünoloji, onkoloji, hematoloji, dermatoloji, kardiyoloji ve enfeksiyöz hastalıkların tedavilerinde de kendilerine kullanım alanları oluşturmuştur. Ancak tarihsel süreçte kinin yan etkileri sebebiyle yerini klorokine, klorokin ise yerini hidroksiklorokine bırakmıştır. Bu ilaçları yüksek dozlar ve uzun süre kullanacak hastaların yan etkileri sebebiyle doktorlar tarafından multidisipliner takipleri şarttır. Klorokin ve hidroksiklorokin kullanan hastaların elektif şartlarda göz muayenelerinden ( görme keskinliği, merkezi görme alanı ve renkli görme dahil oftalmik muayene) geçmeleri gerekmektedir. 

 

Dr.Faik Oruçoğlu

01.04.2020


 

Kaynakça

1. Sperber K, Kalb TH, Stecher VJ, Banerjee R, Mayer L. Inhibition of human immunodeficiency virus type 1 replication by hydroxychloroquine in T cells and monocytes. AIDS Res Hum Retroviruses. 1993

2. Klinger G, Morad Y, Westall CA, Laskin C, Spitzer KA, Koren G, et al. Ocular toxicity and antenatal exposure to chloroquine or hydroxychloroquine for rheumatic diseases. Lancet. 2001

3. Ilan Ben-Zvi, Shaye Kivity, Pnina Langevitz, Yehuda Shoenfeld. Hydroxychloroquine: From Malaria to Autoimmunity Clin Rev Allergy Immunol. 2012

4. Savarino A, Boelaert JR, Cassone A, Majori G, Cauda R. Effects of chloroquine on viral infections: an old drug against today’s diseases? Lancet Infect Dis. 2003

5. Keyaerts E, Vijgen L, Maes P, Neyts J, Van Ranst M. In vitro inhibition of severe acute respiratory syndrome coronavirus by chloroquine. Biochem Biophys Res Commun. 2004

6. Kalia S, Dutz JP. New concepts in antimalarial use and mode of action in dermatology. Dermatol Ther. 2007

7. Rolain JM, Colson P, Raoult D. Recycling of chloroquine and its hydroxyl analogue to face bacterial, fungal and viral infections in the 21st century. Int J Antimicrob Agents. 2007

8. Yao X, Ye F, Zhang M, Cui C, Huang B, Niu P, Liu X, Zhao L, Dong E, Song C, Zhan S, Lu R, Li H, Tan W, Liu D. In Vitro Antiviral Activity and Projection of Optimized Dosing Design of Hydroxychloroquine for the Treatment of Severe Acute Respiratory Syndrome Coronavirus 2 (SARS-CoV-2). Clin Infect Dis. 2020

İzleme 5845

Gönderiye yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir! Giriş Yap